İMF gibi Dünya Bankası gibi kuruluşlardan iki bürokrat ellerinde bond çantalarıyla gelip bu işgali gerçekleştirirler. Bunu yabana atılacak bir şey değildir, özelleştirme dediğimiz şey aslında bir sanattır. Önce adamı borçlandırırsın, borcunu ödemesine de izin vermezsin, tam öderken bir borç daha verirsin. Tıpkı genelev işletmecisi hür teşebbüs sahibi mümtaz şahsiyetlerin yaptığı gibi.
Onlar da sermayelerini hep borçlu tutup istediklerini yaptırırlar. Yöntem aynı yöntemdir; her ülkede bu işi yapmakla görevli simsarlar tayin
edilir, onlar da yaparlar. Dünyanın yetiştirdiği pek çok değerli özelleştirmeci vardır. Şimdi gelin özelleştirme konusuna emek vermiş bu özelleştirme çocuklarını tanıyalım.
Adamın biri işte... “Laissez faire, Laissez passer” yani “Bırakınız ne halt ederlerse etsinler, bırakınız ne cehenneme giderlerse gitsinler,bırakınız istiyorlarsa da öpsünler. ” diye bir herze yumurtlamış ve tüm özelleştirmecilere yol göstermiştir. Yatacak yeri olmayan bir çocuktur bu adam...
FRİEDMAN
Makyavel ve Adam Simith’den feyz alan, Galille’nin “Dünya yuvarlaktır” sözünü yanlış yorumlayarak “Küreselleşmeyi” keşfeden çocuk. Bulduğu
doktrinleriyle A BD’nin gözbebeği olmuş ve ilk icraatlarından birini Şili’de yapmıştır. Pinoche adlı bir başka özelleştirme çocuğuna darbe yaptırıp özelleştirme karşıtı Allende’yi devirip, ne var ne yok özelleştirmiştir. Bu başarısından sonra bu yöntemi pek çok yerde uygulatmıştır. Nerede birdarbe varsa bilin ki bu çocuğun parmağı vardır. En büyük özelleştirme çocuklarından biridir.
İnsanın, hırsı, ihtirası, açgözlülüğü, daha çok kazanma arzusu toplumları ileri götürür, kısaca “Genel zenginliği yapan kişisel kötülüklerdir”.
İşte bu sözler Keynes için bir düstur oluşturdu. Öyle ya “Herkes en basit yiyeceğe, en ucuz elbiseye ve en mütevazı konuta razı olsaydı, hiç şüphe yok ki bu türlü yiyecek, giyecek ve konutlardan başka türlüsü mevcut olmayacaktı”. Mandeville’nin aşağıdaki şiirini kesip hep cüzdanında taşıdı.
Liberalizmin temelini atarken de çıkartıp çıkartıp
okudu...
Hiçbir senyör övünmüyor Alacaklıları hesabına yaşamakla.Uşak giysileri eskicilerde yığılıyor.Saltanat paraları yok pahasına elden çıkarılıyor,Muhteşem koşum hayvanları satılıyor,Ve villalar borçlara kapatılıyor;bir suç gibi masraftan kaçılıyor;Pekiyi sonuç ne oluyor?“Şimdi ünlü bir kovanı seyredin.Ticaretle erdemin nasıl bağdaştığını.Onun lüksünden hiçbir iz kalmadı;Büsbütün başka bir görünüş kazandı
Toprak ve ev fiyatları al aşağı,Neş’e dolu sarayların duvarları,
İnşaatta duruş umumi,Sanatkarlar artık iş bulamıyor;Ressamlık kimseyi resmedemiyor;Heykelci ve gravürcü adı hiç anılmıyor
biridir, işin kuramını getirmiştir...
TURGUT ÖZAL
Yeni dünya düzeni, globalleşme gibi herzeleri gündemimize sokmakla görevlendirilmiş zat... Aslında onun hakkında ne söylesek azdır... İlahlar tarafından ülkenin geleceği de çizilirken onun nerelere geleceği, neler edeceği bir bir belirlendi... Boğaz Köprüsünü satacağım diye ortaya çıkıp, Türkiye’deki özelleştirmenin ateşini yaktı. O zaman “Köprüyü sattırmam da sattırmam” diyenler çıktıysa da anlara “Anasını bile satarım” diyerek neyi bulsa özelleştirmeye başlamıştır...
UNAKITAN
Türkiye’nin yetiştirdiği en hızlı çocuklardan biridir... Açık sözlüdür, lafını esirgemez.
Zamanında naylondan fatura imal ettiği söylense de
bunları duymaz, bile. Çok hoş görülüdür... Hazırcevaptır, mesela muhterem mahdumu, gümrük vergisinin artırılmasından kısa bir süre önce 4 bin
ton çerezlik mısır ithal etti... “Bu ne iş sayın bakan” diyenlere de “Yahu bizim oğlan onları kendi tavukları için getirdi, çok aç gözlü bu bizim oğlanın tavukları” diye yanıt vererek Nasreddin Hoca’yı bile solladı. Nasreddin Hoca dedik de aklımıza geldi. Bu muhterem “Parayı veren düdüğü çalar” ilkesine sıkı sıkıya bağlıdır. Kimseye ayrıcalık tanımaz, “önce gelen malı götürür”, der.
“Kim olduğun önemli değil, ister yerli ol , ister yabancı , İster kâfir ol , ister putperest ol, ister Mecusi ,İstersen yüz kere bozmuş ol tövbeni ... İster hırlı ol, ister hırsız, ister uğursuz, gel gene gel, batan geminin malları burada”, diyerek Hoca Nasrettin’den sonra Mevlana’ya da fark atan bir muhteremdir.
BUSH
birlikte bu unvanı da alırlar. Yani başkan olması dolayısıyla G.W Bush da kendinden öncekiler gibi bir özelleştirme çocuğudur... Şu anki başkan o
olması nedeniyle, kendinden öncekiler ve gelecek olanları temsilen onu listemize aldık.
ROTHSCHİLD
Arabistanlı Lawrence’yi gönderen zevat arasında.
Dünyada boraks üretiminin %70’i ona ait. Ama dünya boraks madeninin %70’inin Türkiye’de bulunmasına çok bozuluyor. Bunları özelleştirsek de mi alsak özelleştirmesek de mi alsak kararsızlığı içinde olduğundan bu kadar oyalanıyor. “Özelleşip, güzelleşelim” ilkesine sıkı sıkıya bağılı.
istendiğinde “Rockfeller kadar zengin”, denir. Veya karılarına para yetiştiremeyen erkekler sonunda patlayıp “Kadın kadın sen beni Rockfeller sandın galiba” derler... Yani faydalı bir insandır, yoksa kocalar, eşlerine başka ne söyleyeceklerdi ?
Vallahi bu çocuk hakkında ne söyleyeceğimizi bilemiyoruz, fena halde kafa karıştıran “problem çocuk” modeli... Dünyanın en meşhur spekülatörlerinden biri olan bu çocuk Macaristan’da doğdu, ülkesi Nazi işgali altındayken karaborsacılık yaparak hayata atıldı. Musevi’ydi
ama sahte bir kimlik uydurup Tarım Bakanlığı’nda göreve işe başladı. Görevi de toplama kampına sürülecek Musevilerin el konulacak mallarını
belirlemekti.
Derken savaş bitti, Naziler yenildi, Macaristan’ı da Sovyetler işgal etti ve Nazi işbirlikçileri asılmaya başlandı. Soros usta bir manevrayla KGB ile işbirliğine girip ipten kurtuldu. Soros daha sonra kimsenin gönlü kalmasın
diye CİA ve MOSSAD ile de işbirliğine girme başarısını göstermiştir.
En büyük hobilerinden biri de darbe finansörlüğü yapmasıdır. Gürcistan, Ukranya, Kırgızistan’daki darbeler onun eseridir.
"Finansman gurusu". "Global hayırsever". "Tuttuğu altın olan Midas". "Açık toplum filozofu".
"Bilgisayar çağının Robin Hood'u","Tayland halkının kanını emen Drakula". "Malezya ekonomisinin mezar kazıcısı". "Çin'in timsahı". gibi lakapları vardır.Türkiye’ye de gelmiş idarecilerle teşrikimesai
yapmıştır. Türkiye’nin ihraç etmesi gereken şey ordusudur diye herze yumurtlayan odur. AKP, İslami bir ülkenin en demokratik partisi, diye
başbakanımıza övgüler düzen de odur.Bush aleyhtarı olduğuna bakmayın, sadece seçimlerde rakibini desteklemiştir. Ama yarın ne olacağı belli olmaz, çünkü kimse onun gibi anında taraf değiştirme ustası değildir.Açık Toplum Enstitüsü (open society institute) kurucusudur, bu kuruluş sivil toplum örgütlerini destekler gibi yapmaktadır ama aslında ne yaptığı
biraz muğlaktır. Yani demokrasiyi geliştirmek amacında olan bu kurumun parmağını attığı yerlerde yan tesir olarak nedense hep darbeler görülmektedir. Bu zatın ne olduğunu anlayanlar da vardır tabii, mesela Gürcistan’a gittiğinde üzerine yumurtayla mayonez atmışlardı.Ülkemizdeki özelleştirmelerle yakından ilgilenen bu çocuğa aman dikkat diyoruz, çok hiperaktiftir, bir şeyleri kırıp dökebilir...
ATAY SÖZER