DÖRDÜNCÜ MAYMUN

3 Mart 2013 Pazar

SÜT KARDEŞLER

“Süt Kardeşler” çok eski bir vodvil, orijinal adı “Madame et son filleul”  yazarları Henri de Gorsse ve Pierre Veber. Kimliklerini değiştiren arkadaşların yarattığı komiklik vardır, işler o hale gelir ki “kim kimdir” bilinmez her şey birbirine karışır, izleyenler de kahkahalarla güler ve perde…

Defalarca sahnelendi, ödenekli ve özel tiyatrolarda oynadı. Özellikle turneye çıkan kumpanyaların pek sevdiği bir oyundur. Çünkü bütün oyuncular ezbere bildiği için uzun provalara gerek yoktur daha da önemlisi 1900’lerin başı olduğu için anonimleşmiştir yani telif ödeme derdi yoktur. Filme de uyarlandı, Ertem Eğilmez yönetimindeki film gerçekten çok başarılıdır, burada Şener Şen’in kullandığı “Seni hiç sevmedim süt oğlan, zaten babanı da hiç sevmezdim!” repliği unutulmazlar arasındadır.
Bu girizgâhtan sonra gelelim konumuza; süt bankaları kuruluyormuş…
İyi bir şey tabii, anne sütünün önemini herkes kabul ediyor, sütü olmayan annelerin ihtiyacını karşılayacak bir proje.
Ancak diyanet işleri çekince koymuş. Süt kardeşlerin evlenmesi dinen yasak olduğundan bu konuda önlemler alınmasını istemiş.
Demiş ki:
1. Süt verecek kadının kendi çocuğunu sütten mahrum bırakmaması,
2. Başka kadının sütünü içen çocuklar arasında oluşacak mahremlik dairesini, olabildiğince daraltmak için, pratik bir tedbir olarak, bir kadından alınan sütün sadece erkek veya sadece kız çocuklara verilmesi,
3. Süt veren kadın ile süt verilen çocuğun kimliklerinin, kayıt altına alınması ve bu bilginin her iki tarafa da verilmesi,
4. Bu hususun yasal düzenleme ile güvence altına alınması,
5. Evliliğe engel teşkil eden süt akrabalığı dairesinin daha da genişlememesi için, birden fazla anneye ait sütlerin karıştırılmaması,
6. Süt veren anneye, masrafları dışında bir ücret verilmemesi, alınan sütlerin para karşılığı satılmaması,
7. Kendi annesinin sütü ile beslenme imkânı bulunan çocukların, bu sistemden yararlandırılmaması.
Şimdi “Çok sakıncalı olan kardeş çocukların evlenmesinin serbest olduğu bir yerde hiç kan bağı olmayan kişilerin evlenmesi neden yasak?” diye bir soruyu sorup münafıklık edip günaha girmenin anlamı yok. Bir bildikleri vardır elbet.
Ancak burada tüyler ürperten bir durum var; laik bir ülkede kanunlar resmen dini referanslara göre şekillendirilmeye başlanıyor. Sütü alanın da verenin de kayıt altına alınması vahim ötesidir. Bunun sonucu ne olacak, diyelim ki bir Türk filmi rastlantısı sonucu süt kardeşler tanışıp evlenmeye karar verdiler, yetkililer bakacaklar kayıtlara “Hayır siz evlenemezsiniz, siz kardeşsiniz” mi diyecekler? Peki, bu durum başka yerlere de yayılabilir mi,  başka kanun maddeleri de dini referanslara göre düzenlenebilir mi acaba? Sahi bu aralar yeni anayasa üzerinde de çalışmalar yapılıyordu değil mi? Ulemadan görüşler alınıyor mudur acaba?
Sadece ulemadan değil adalardan bile görüş alınıyor, örneğin İmralı’ya soruyorlar “Ne yapalım?” diye, yakında Heybeli, Kınalı, Burgaz, Hayırsız Ada, Eşek Adası da sıraya girer, oralara da heyetler yollanabilir.
Klasik vodvil gene sahneleniyor, kimlikler gene karıştı. Kim kimdir, kimin eli kimin cebindedir, kim gerçek süt oğlandır, kim değildir? Her vodvilde olduğu gibi sahne hareketli, kimse yerinde durmuyor, biri bir kapıdan çıkarken öteki kapıdan bir başkası giriyor. Bir karakter beş dakikada bir başka kimliğe bürünüyor. Oynayan karakterler zor durumda ama izleyenler kahkahalarla gülüyor… Vodvillerin sonu da genellikle mutlu sonla bitmez, tam her şey çözüldü derken, yeni bir karmaşa yeni bir curcuna başlar.  Bakalım ne olacak bu vodvilin sonu?

Zaten ben bu süt oğlanı hiç sevmedim, bunun babasını da hiç sevmezdim…

Hiç yorum yok: