Yumurta atma yaygın bir protesto şekli oldu; yumurta atılınca fiziki bir zarar vermiyor ama epey can sıkıyor elbette. Üstünüz başınız berbat oluyor, hemen temizlemezseniz yapışıp kalıyor, kolay kolay da çıkmıyor; leş gibi de kokuyor; karizmayı fena halde çiziyor.
Genelde öğrenciler üniversitelerini ziyaret eden otorite
temsilcilerine fırlatıyor.
Eh mizahın temelinde de bu yatıyor zaten “güçsüzün güçlüyü
madara etmesi”…
Yumurta öğrencinin sembollerinden biri haline gelmiş
durumdadır. Homur Mizah Grubu ve Eğitim-Sen’in ortak düzenlediği “Üniversitemin
Adı Var” konulu Karikatür-Logo-Marş yarışmasının
ödülü altın soba boyalı yumurtaydı
örneğin.
Mayonezli Soros |
Dünyayı karıştıran spekülatör Gerorge Soros’a ziyaret ettiği
yerlerde yumurta, mayonez gibi nesleler atıldı. Pek etki etmedi Soros’a bunlar,
güldü geçti ve gene edeceğini etmeye devam etti. Atanlar o an için gazlarını
aldırıp biraz rahatladılar o kadar.
Keza Arap gazetecinin Bush’a fırlattığı ayakkabı da pek çok
kişiyi bir an için rahatlatmıştır.
Yumurtalı saldırılara karşı üniversitelere gidenler
yanlarında şemsiye bulunduruyorlar bazen. Sucuk getirip, “yumurtaları yazık
etmeyin gelin sucuklu yumurta yapalım” diye esprili bir şekilde havayı
yumuşatmak isteyenler çıkıyorsa da genellikle yumurtaya karşı artık biber gazı
ve cop kullanılmaktadır. Daha da kötüsü cebinizden çıkan yumurta örgüt
malzemesi sınıfına girip müebbetle yargılanmanıza neden olabilir; istediğiniz
kadar “öğle yemeği olarak getirmiştim” deyin yediremezsiniz.
Bir dönem karikatürlerinde beğenilmeyen oyunlarda, sahneye
atılan yumurta, çürük domates, konuları
işlenirdi. Aslında bu tiyatronun ilk dönemlerinden, oyunların pazar yerlerinde
oynandığı dönemlerden kalma bir görüntü. Pazarcı ya oyunu beğenmediğinden ya da
“Hadi bitir de git biz de malımızı satalım” diyerek çürük domateslerini
fırlatıyordu. Günümüzde bir iki istisnanın dışında pek görünmüyor; çünkü bunun
için tiyatroya yumurtanızı cebinize koyup tedarikli gitmeniz gerek. Bu durum, oyun
iyi de olsa kötü de olsa yumurtayı atacağınız anlamına gelir, yani kafaya
koymuşsunuz bir kere. Çehov’un “Sahnenin başında bir silah varsa sonunda o
silah patlamalı” sözünde olduğu gibi burada da “Cebinde yumurta varsa o yumurta
atılmalı” durumu vardır. Ama oyunda yumurta atılmak “ayıp” kabul edilmekte ve
sanat düşmanlığı olarak algılanmaktadır.
Ünlü tiyatro oyuncusun eski sevgilisine oynadığı oyundaki
sahnesini beğenmeyip yumurta atmasında da benzer bir durum vardır. Ancak
buradaki gerekçe, genel bir gerekçeden çok özel bir durumdur. Aynı oyuncunun Devlet Tiyatrolarının
Sabancı’nın hayatını eşsiz bir yalakalık örneği göstererek sahnelenmesine tepki
gösterip kültür bakanına “Bakan; öyle sırıtma, istifa et” demesi anlamlı, cesur
bir protesto şekli olarak kabul edilebilir ama buradaki durum çok farklı,
kıskanç sevgilinin intikamı durumu.
Olaydan sonra durumu kurtarma çabaları da hiç inandırıcı
gelmemektedir.
Hele hele “Oyunda rezillikler vardı, edep yerine kadar
açılıyordu” açıklamasıyla bu oyunun gişede rekor kıracağı garanti oldu. Artık
sadece tiyatro severler değil, alakasız kişilikler de koşacaklar “Bakalım ne
kadar açılmış?” diye. Bence oyunu sahneleyenler bu arkadaşa gişeye
katkılarından dolayı plaket vermeliler.
Kadına şiddette eğitim, kültür pek etkili olmuyor görüldüğü
gibi sanatçılar arasında da sık yaşanıyor. Bir keresinde de fazla entel (ne demekse!), cumhuriyet sevmez bir
vatandaşımız lazımlığındaki gaytasını karısının kafasına fırlatıp eşsiz bir yaratıcılık
örneği göstermiştir.
Aslında sevgiliye sahnede yumurta atma olayı ilk değil…
Dönemin iki büyük ismi Cahide Sonku ve Cahit Irgat, büyük
aşk yaşıyorlar. Ancak ilişkileri biraz sıradışı. Birbirlerine laf çakmaktan,
eziyet etmekten keyif alıyorlar. Cahide birkaç kez Cahit Irgat’ı sahnede zor
duruma düşürecek işler yapıyor. Cahide Sonku’nun egolarının en üst düzeyde
olduğu dönem, burnundan kıl aldırmıyor, en büyük korkusu beğenilmemek, alkışlar
biraz az olursa morali bozuluyor. Bir gün sahneye çıktığında yumurta yağmuruna
tutuluyor, en ön sırada oturan sokak çocukları ellerindeki yumurtaları
fırlatıyor. Sokak çocuklarının tiyatroda ne işi var, diye düşünürken balkona
bakıp işi kimin tezgâhladığını anlıyor. Cahit Irgat purosunu yakmış, gevrek
gevrek gülerek el sallıyor. Aslında bu durumu, ne sanata saldırı, ne kadına
şiddet ne de bir yumurtalı protesto sınıfına sokmak gerek; bu tamamen kendine özgü,
bir döneme damgasını vurmuş iki çılgının sevimli didişmesinden ibarettir.
Cahide Sonku- Cahit Irgat |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder