DÖRDÜNCÜ MAYMUN

29 Ekim 2015 Perşembe

BOMBALARI BAĞLAMIŞEM HACIYI DA GARA YOLLAMIŞEM


Biz her bir şeyin farkındayız; kimin ne olduğunu, ne yaptığının farkındayız…
Bakın her şey o çay ocağında tezgâhladı mesela. Çaylarını içip, bu dünyanın halledilecek meselesi kalmadığından öte dünyanın sorunları üzerine hasbıhal etmeye başladılar.
Bir sordu “Ne olacak bu öte dünya hali?” diye…
Huriler onları büyük bir sabırla beklerken onlar çay ocağı köşelerinde pinekliyorlardı…
“Bekletmek olmaz efendiler, hemen gelin gidelim o vakit?” dedi kıt akıllı olanı…
“Hemen gidemeyiz, henüz araya minibüs servisi daha başlamadı” diye cevap verdi biraz daha kıt akıllı olanı.
“Zaten başlamış olsa bile kapıda kuyruk vardır şimdi; Avrupa gümrüğündeki gibi bir sürü bürokrasi, bir sürü sorgu sual. Günah, sevap dökümlerine bakacaklar; tam girdim diyeceksin haydi beş namaz eksiğin çıkmış” dedi daha kıt kafalı olanı…
En mankafa olanları da çözüm yolunu buldu…
“Canlı bomba olursak kafadan, sorgusuz sualsiz gireriz içeri”
Hepsi de onun bu fikrini alkışladılar…
Bakın bu konuşmanın bütün kayıtları elimizde mevcut... Bu canlı bombaların ne zaman nerede patlayacaklarını çok iyi biliyoruz. Nasıl Fuat Avni bizim her haltımızı biliyorsa, biz de onları biliyoruz. 
Şimdi “Madem duruma bu kadar hâkimsin; ne diye gidip yakalamıyorsun?” diye soruyorsunuz.
Doğrusu sizler gibi haktan hukuktan, demokrasiden, insan haklarından dem vuran kişilere bu soruyu hiç ama hiç yakıştıramadım.
Efendiler, burası bir hukuk devletidir. Bu kişiler; gazeteci, aydın, bilim insanı, öğrenci, gezici ya da rüyasında darbe gördüğü iddia edilen bir genelkurmay başkanı değil ki keyfi olarak gidip içeri alalım.
Bunlar sadece eylem hazırlığında olan canlı bombalar… Önce bir patlasınlar hele; ondan sonra bakın burunlarından fitil fitil getiriyor muyum getirmiyor muyum?
Getirmezsem gel o zaman hesabını sor…
Na işte Suruç’da patlayan canlı bomba; hemen hemen tamamına yakını ele geçti…
Sadece sol kulak memesi; sağ husyesi bir de maslahatının bir kısmı halen bulunamadı. Firarda olan bu parçalar da en kısa zamanda güvenlik birimlerimizin titiz takibi sonucu yakalanıp yetkili mercilere teslim edileceğinden hiç kuşkunuz olmasın; neticede kanundan kaçılmaz.
Keza Ankara garında patlayan canlı bombalar için de benzer durum söz konusudur.  Onlar da aynı çay ocağında kişiler, tahmin edeceğiniz gibi.
“Bizimki Suruç’da patlayıp doğru hurilerin yanına gitti” diye haset edip alelacele gidip orada patladılar. Biz onu yapacaklarını da biliyorduk elbette ama hukuka olan saygımızdan sonuna kadar beklemek zorunda kaldık.
Efendim diyorlar ki;  “Bu işi organize eden İşid’dir” tabii ben bunu pek işitmiyorum. Çünkü biz işimize gelmediği için İşid’e İşid değil Daeş, diyoruz.
E peki niye öyle diyoruz, bir sorun bakalım?
Hani bazı babalar hayırsız evlatlarını “Artık benim senin gibi evladım yok, sana bundan kelli evladım demeyeceğim” diye fırçalarlar ya. Bizimki de aynen öyle işte.
İşte bu  İşid denen rezil bizi aldattı; heriflere armut verdik tutu armudu kafamıza fırlattı Allahın ayıları. Bizim de tepemiz attı tabiiyetiyle.
“Sana bir daha İşid demeyeceğiz” diye koyduk onurlu tavrımızı.
Daha önce de Hocafendi tarafından boynuzlanmıştık; hele onun ki hiç  affedilir gibi değildi. Onun için saçımızı süpürge etmiştik, yediği önünde yemediği ardındaydı, ne istediyse vermiştik. Ama o ne yaptı, taktırıverdi boynuzları.
Biz de “Sana artık Hocafendi demeyeceğiz bundan sonra paralel diyeceğiz” diye belirledik stratejik derinliğimizi.
Tabii bildiğiniz gibi Esat da bizi üzdüğü için kendine artık Eset, diyoruz.
Keza PKK da fena halde kandırdı bizi; oturduk o kadar sohbet ettik birlikte çay içtik (sahi bomba olayı da çay içerken tezgâhlanmıştı, acaba çayı hepten yasaklasak mı?); ama onlar çayımıza ilaç katıp bizi uyuttular. Bizi Yeşilçam’ın kötü adamı tarafından kandırılan masum kız konumuna düşürdüler… Görün bakın bir daha onlara PKK diyor muyuz?
Bu canlı bombalar bize karşı olan bütün güçlerin ortak hareketidir neticede. İşid, Daeş, PKK, DHKPC,  PTT,  Geziciler, Esed, Cümle muhalefet, gazeteciler, yazarlar, çizerler,  Çarşı, Galatasaray, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım, Paralel Yapı, dikdörtgen,  ikizkenar üçgen, yamuk, dik açı, 360 derece, açıortay, hipotenüs… Hepsi ortak hareket ediyor; bunların hepsi bizim için birer canlı bomba.

Biz hepsini, her şeyi biliyoruz ama bir şey yapamıyoruz çünkü memlekette hukuk var arkadaş… 

Hiç yorum yok: