Biz her bir şeyin farkındayız; kimin ne olduğunu, ne
yaptığının farkındayız…
Bakın her şey o çay ocağında tezgâhladı mesela. Çaylarını
içip, bu dünyanın halledilecek meselesi kalmadığından öte dünyanın sorunları
üzerine hasbıhal etmeye başladılar.
Bir sordu “Ne olacak bu öte dünya hali?” diye…
Huriler onları büyük bir sabırla beklerken onlar çay ocağı
köşelerinde pinekliyorlardı…
“Bekletmek olmaz efendiler, hemen gelin gidelim o vakit?”
dedi kıt akıllı olanı…
“Hemen gidemeyiz, henüz araya minibüs servisi daha
başlamadı” diye cevap verdi biraz daha kıt akıllı olanı.
“Zaten başlamış olsa bile kapıda kuyruk vardır şimdi; Avrupa
gümrüğündeki gibi bir sürü bürokrasi, bir sürü sorgu sual. Günah, sevap
dökümlerine bakacaklar; tam girdim diyeceksin haydi beş namaz eksiğin çıkmış”
dedi daha kıt kafalı olanı…
En mankafa olanları da çözüm yolunu buldu…
“Canlı bomba olursak kafadan, sorgusuz sualsiz gireriz
içeri”
Hepsi de onun bu fikrini alkışladılar…
Bakın bu konuşmanın bütün kayıtları elimizde mevcut... Bu
canlı bombaların ne zaman nerede patlayacaklarını çok iyi biliyoruz. Nasıl Fuat
Avni bizim her haltımızı biliyorsa, biz de onları biliyoruz.
Şimdi “Madem duruma bu kadar hâkimsin; ne diye gidip
yakalamıyorsun?” diye soruyorsunuz.
Doğrusu sizler gibi haktan hukuktan, demokrasiden, insan
haklarından dem vuran kişilere bu soruyu hiç ama hiç yakıştıramadım.
Efendiler, burası bir hukuk devletidir. Bu kişiler;
gazeteci, aydın, bilim insanı, öğrenci, gezici ya da rüyasında darbe gördüğü
iddia edilen bir genelkurmay başkanı değil ki keyfi olarak gidip içeri alalım.
Bunlar sadece eylem hazırlığında olan canlı bombalar… Önce
bir patlasınlar hele; ondan sonra bakın burunlarından fitil fitil getiriyor
muyum getirmiyor muyum?
Getirmezsem gel o zaman hesabını sor…
Na işte Suruç’da patlayan canlı bomba; hemen hemen tamamına
yakını ele geçti…
Sadece sol kulak memesi; sağ husyesi bir de maslahatının bir
kısmı halen bulunamadı. Firarda olan bu parçalar da en kısa zamanda güvenlik
birimlerimizin titiz takibi sonucu yakalanıp yetkili mercilere teslim
edileceğinden hiç kuşkunuz olmasın; neticede kanundan kaçılmaz.
Keza Ankara garında patlayan canlı bombalar için de benzer
durum söz konusudur. Onlar da aynı çay
ocağında kişiler, tahmin edeceğiniz gibi.
“Bizimki Suruç’da patlayıp doğru hurilerin yanına gitti”
diye haset edip alelacele gidip orada patladılar. Biz onu yapacaklarını da
biliyorduk elbette ama hukuka olan saygımızdan sonuna kadar beklemek zorunda
kaldık.
Efendim diyorlar ki;
“Bu işi organize eden İşid’dir” tabii ben bunu pek işitmiyorum. Çünkü
biz işimize gelmediği için İşid’e İşid değil Daeş, diyoruz.
E peki niye öyle diyoruz, bir sorun bakalım?
Hani bazı babalar hayırsız evlatlarını “Artık benim senin
gibi evladım yok, sana bundan kelli evladım demeyeceğim” diye fırçalarlar ya.
Bizimki de aynen öyle işte.
İşte bu İşid denen
rezil bizi aldattı; heriflere armut verdik tutu armudu kafamıza fırlattı Allahın
ayıları. Bizim de tepemiz attı tabiiyetiyle.
“Sana bir daha İşid demeyeceğiz” diye koyduk onurlu
tavrımızı.
Daha önce de Hocafendi tarafından boynuzlanmıştık; hele onun
ki hiç affedilir gibi değildi. Onun için
saçımızı süpürge etmiştik, yediği önünde yemediği ardındaydı, ne istediyse
vermiştik. Ama o ne yaptı, taktırıverdi boynuzları.
Biz de “Sana artık Hocafendi demeyeceğiz bundan sonra
paralel diyeceğiz” diye belirledik stratejik derinliğimizi.
Tabii bildiğiniz gibi Esat da bizi üzdüğü için kendine artık
Eset, diyoruz.
Keza PKK da fena halde kandırdı bizi; oturduk o kadar sohbet
ettik birlikte çay içtik (sahi bomba
olayı da çay içerken tezgâhlanmıştı, acaba çayı hepten yasaklasak mı?); ama
onlar çayımıza ilaç katıp bizi uyuttular. Bizi Yeşilçam’ın kötü adamı
tarafından kandırılan masum kız konumuna düşürdüler… Görün bakın bir daha onlara
PKK diyor muyuz?
Bu canlı bombalar bize karşı olan bütün güçlerin ortak
hareketidir neticede. İşid, Daeş, PKK, DHKPC,
PTT, Geziciler, Esed, Cümle
muhalefet, gazeteciler, yazarlar, çizerler, Çarşı, Galatasaray, Fenerbahçe, Aziz Yıldırım,
Paralel Yapı, dikdörtgen, ikizkenar
üçgen, yamuk, dik açı, 360 derece, açıortay, hipotenüs… Hepsi ortak hareket
ediyor; bunların hepsi bizim için birer canlı bomba.
Biz hepsini, her şeyi biliyoruz ama bir şey yapamıyoruz
çünkü memlekette hukuk var arkadaş…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder