DÖRDÜNCÜ MAYMUN

22 Kasım 2016 Salı

TRUMP’IN BAŞKAN OLMASININ İYİ TARAFLARI


Bütün dünya Donald Trump’ın başkan seçilmesinden dolayı fena halde panikte…
“Faşist, manyak, dengesiz, terbiyesiz, cinsiyetçi, ırkçı, küfürbaz, benmerkezci, herkesi aşağılayan, bir dediği bir dediğini tutmayan, ne zaman ne yapacağı belli olmayan biri nasıl oldu da başımıza geldi?” sorusunu soruyorlar birbirlerine.
Biz sormuyoruz tabii çünkü nasıl olduğunu çok iyi biliyoruz, onlar da öğrenecekler abisi.
Amerikalı bir türlü anlam veremiyor bu duruma. İlk kez bir konuda Amerika’dan önde olduğumuzu bilmenin haklı gururu içindeyiz.
Amerikalıyı karşımıza alıp tane tane bunun nasıl olduğunu anlatabilir, bu konularda seminerler verebilir; onlara bunca yıllık deneyimimizi aktarabiliriz.

Trump’ın gelişinin bizim açımızdan da pek çok yararı var aslında.
Bir kere “Ne olacak bu Amerika’nın hali?” diye ağlayan Amerikalıyı görünce  “Oh be bir tek biz değilmişiz bu dünyada” diye muhteşem bir rahatlama duyacağımız kesin.
En azından mizah yazarları, karikatüristler için Trump’un gelişi altın, elmas madenleri bulmaktan çok değerlidir. Her aldığı nefesle yeni bir malzeme verecek olan Trump bizlere altın çağımızı yaşatacaktır kuşkusuz.
Doğrusunu isterseniz Clinton Hanım’ın seçileceği endişesi beni hep rahatsız etti; kuşkusuz malzeme bakımından Trump’dan aşağı kalmayacaktı. Ama hem centilmenlik hem de “Yetmez ama evet” referandumunun havuçlarından biri olan “kadına pozitif ayrımcılık” maddesi gereği bir hanımı ancak bir yere kadar hicvedebiliriz. Hâlbuki ötekini istediğimiz gibi itin mabadına sokup çıkartabiliriz.
Trump’un gelişini varoşların tepkisi olarak yorumlayanlar var; bunca yıllık beyaz yakalı Amerikalıların o seçkinci tavrına karşı kenar mahalle kabadayısı havasında “Hiyeeet dağlın ulan” tavrıyla çıkması bize pek yabancı gelmese de Amerikalı için akıl sınırlarının açılması anlamındadır. İşe kültürel açıdan yaklaşırsak yakında fanatiklerinin sayısının artması şaşırtıcı olmaz. Varoşlardan bir hanımın çıkıp “We are thrilled with his hair” (Biz onun saçının kılıyık)” demesi çok yakındır. Elbette Sayın Başkan gür saçlarıyla meşhur olduğu için orada olundu mu saç kılı olunur.
Meksika sınırına duvar yapma, mültecileri kovalamak gibi kendi iç meselelerine ağırlık vereceğinden Ortadoğu’da olduğu gibi başka ülkelere pek bulaşmak istemiyor gibi. 
Tabii Amerika derin devleti buna sesini çıkartmazsa iyi bir şey aslında. Beki bu vesileyle yardım musluğu kesilen İŞİD türevi saçmalıklar son bulur. 

Zavallı Amerikalılar Kanada’ya iltica etmenin yollarını arıyorlarmış, durun daha bu bir şey değil; daha yeni başladınız.
Kaliforniya federasyondan çıkıp ayrı bir devlet olmanın yollarını arıyormuş. Neyse ki Trump, Kaliforniya valisini görevden alıp oraya kayyım atama yetkisine sahip bir başkan değil.
Ama Kaliforniya dediğini yapar, diğer eyaletler de onun izinden giderse o zaman seyreyleyin şenliği. O zaman Amerika Birleşik Devletleri diye bir şey kalmayacak; sadece Washington dolaylarında küçük bir Amerika devleti olacak.
Bu durumda Amerika devletinin başkanı Trump, “Eyaletler gittiğine göre bu başkanlık unvanı fazla geliyor; iyisi mi parlamenter sisteme geçelim. Bir ABMM (Amerika Büyük Millet Meclisi) olsun, milletvekilleri seçilsin, başbakan olsun, bakanlar olsun; ben de Cumhurbaşkanı olayım” diyebilir.
Böyle bir durumda da Türk tipi cumhurbaşkanlığını model alacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Hele hele bir de KHK ile yetkileri elinde toplarsa bu yetkilerin başkanlık devrinde bile olmadığı fark edilecek ve bu zamana kadar görevde olan başkanlar “Yahu bunu niye daha önceden akıl etmedik” diye dövüneceklerdir.
Bunun bize de olumlu bir yansıması olabilir kuşkusuz; bu vesileyle başkanlık tartışmaları son bulur, “Şimdiki halimiz en muhteşem halimizmiş meğer belamızı mı arıyoruz yahu?”   diye susup otururlar.
Yani bu Trump’un faydaları saymakla bitmez… İyi ki geldin yahu…