DÖRDÜNCÜ MAYMUN

23 Mart 2020 Pazartesi

KORONA VE DEĞİŞİM




Değişmeyen tek şey değişimdir, demişler.
Korana günleri süresince bunu daha iyi anladık.
Öncelikle bu virüs bir değişim süresinden geçti zaten, öteden beri bilinen başka bir virüsmüş ama zaman içinde mutasyona uğrayıp yani evrim geçirip bugünkü haline gelmiş.
Evrim teorisine şiddetle karşı olup, ders kitaplarından bu konuyu çıkartanlar şimdi bundan bahsetmekte dolayısıyla onların da bir değişim sürecine girdiğini söyleyebiliriz
Asırlar sonra ilk kez Cuma namazını yasaklayıp bunu da minarelerden Türkçe olarak “Evinizde kılın” diye bildirmelerini başlayan bir değişimin habercisi olarak görebiliriz.
Hristiyan aleminde de Papa, “Günah çıkarma için kiliseye gelip papazın karşısına geçmenize gerek yok, evinizden Tanrı’yla direkt olarak konuşabilirsiniz, bizi bulaştırmayın aranızda halledin.”, açıklaması manevi dünyadaki değişimin küresel boyutta olduğunu göstermektedir. Havralarda da benzer eğilimler görülmektedir.


Bunun yanında her türlü özgürlüğü savunan, her türlü yasağa karşı, faşizme karşı omuz omuza savunan demokrat, sosyalist, devrimciler virüs karşısında herkesten önce “Sokağa çıkma yasağı gelsin” demeye başlamış ama aynı şekilde her türlü baskıyı her türlü yasağı her fırsatta uygulayan iktidar “Durun hele, bekleyelim, bakalım” aşamasına gelmiştir.
Değişim inanılmaz bir hızla kendini göstermiştir.
Bazı kesimler bu virüs meselesinden sonra epey rahatladılar bu kesin.
Artık ne Suriye, ne İdlip, ne S-400, ne mülteci sorunu hepsi unutuldu gitti.
Kimine Allah’ın gazabı kimine göre Allah’ın lütfu!

Komplo teorisyenleri bu virüsün toplumu yeniden formatlayıp istenilen değişikliklere uğratmak için bilinçli olarak yaratıldığını söylemektedirler. Paralar mikrop saçtığı için tamamen sanal paraya geçilecek, insanların alışkanlıkları değiştirilecek türünden varsayımlar yaşananlara bakılırsa çok da mantıksız değil.

Aslında tarihe tanıklık ettiğimiz için biraz şanslı sayılabiliriz; ilk kez küresel anlamda bir salgın vakasıyla karşı karşıyayız, tüm dünya aynı anda evlerine kapanmış durumda.
Bütün dünyada aynı anda insanlar marketlere hücum edip ne bulurlarsa yağmalamaya başladılar. Marketlerde tuvalet kâğıdı, kuru gıda, kolonya, hijyen malzemesi özellikle makarna rafları boşaldı. Evlere stoklanan makarnalar yüzünden salgın geçse bile küresel anlamda bir obezite sorunu yaşanacağı kesindir.

Yetkililerin 65 yaş üstü kişilerin risk grubunda olduğunu söylemesi sonucu bu yaşın altındakiler “Bizim daha vaktimiz var” diyerek büyük bir rehavete kapılmış daha da rezili 65 yaşındakilere virüs yayıcısı yarasa muamelesi yapmaya başlamıştır. Kısa bir süre sonra sokaklarda vampir avlar gibi 65 yaş üstü avına çıkmaları yakındır diye düşünüyorum.
Yani “70 yaşındaki dedesinin kalbine uyurken kazık çaktı” türünden haberler görmemiz şaşırtıcı olmaz.
65 yaşındakilere çıkma yasağı gelmesi değişim alanında ilginç görüntülere sahne oldu.
Evdeki 65 üstü vatandaşın ihtiyacı polis tarafından karşılanmaya başladı.
Vatandaş düne kadar sabahın köründe kapıya dayanmaya, meydanlarda biber gazı sıkmaya, coplamaya alışmış polise bir “Alo” deyip sipariş vererek bakkal çırağı muamelesi yapmaya başladı.
Amcanın biri aramış “Beyaz peynir, kavun, bir ufak rakı” diye vermiş siparişi.
Polis dumur halinde arıyor amirini “Rakı istiyor ne yapalım?” diye.
Normal koşullarda böyle bir durumda o rakı şişesini farklı amaçlar için kullanırlar.
Amir de şaşkın “Emir büyük yerden alacaksın çaresiz, hatta biraz da buz götür, bizden olsun” diyor.
Bu değişim değildir de nedir?

Tabii şaşılan bir değişim de hijyen kurallarında görüldü, suya sabuna dokunmayı necip insanlarımız artık suya da sabuna da üstelik biraz da abartarak dokunmaya başladı.
Elleri fazla ovuşturmaktan buruşmuş vatandaşlar bu kez de krem kuyruklarına girmeye başladı. Eve gelince elbiselerini, ayakkabılarını yıkayanlar çoğunlukta, bir hanım kızımız cep telefonunu yıkamış tabii telefon pert olunca da pek üzülmüş. Telefonu pirince yatır demişler ama daha önceden pirinci de yıkadığı için pek faydası olmamış.
Tıp insanlarına da bakışta fark edilir bir değişim söz konusu; düne kadar doktorlara hemşirelere kafa göz dalanlar şimdi onların önemini kavradılar, alkışlamalar başladı. Bazı yalakalar her zamanki yalamaları gereği bu alkışlara “Teröristler, pislikler” diye tepki gösterdiği anda iktidar tarafından da alkışların geldiğini görünce ters köşe oldu.
Elbette tüm bunlar işin olumlu yanları sayılabilir.

Hükümette de her zamankinden biraz farklı değişimler gözlenmiyor değil.
65 yaş üstüne maske ve kolonya müjdesi geldi örneğin.
Gerçi bunun nasıl yapılacağı halen meçhul, umarım çay dağıtımı gibi olmaz.
Yani otobüsün üzerinden, “Bu maskeyi takacaksınız, bu kolonyayı da sıkıp keyif yapacaksınız.” diye kolonya şişeleri insanların kafasına fırlatılmaz.
Bu defa da alnı yarılanlar acil servisleri dolduracağından hastanelerin yükü katlanabilir.
Tabii bu gelişmeler daha çok işverenin neşesini yerine getiren türden olsa da gene bir şeydir.

Yani bu berbat salgın sonuçta dünyada olumlu değişimlere de neden olabilir, biz de sebepleniriz biraz.

Nasrettin Hoca imam efendiyle değişim üzerine tartışıyorlarmış.
İmam anlatmış “Hocam doğdun, büyüdün, yaşlandın değiştin;  yarın öleceksin, toprağa karışacaksın, toprakta otlar bitecek, bir öküz gelip o otları yiyecek, sonra fışkısını yapacak, ben de gidip o fışkıya diyeceğim, bak işte ne kadar değiştin.”
“Doğru” demiş Hoca “Sen de yarın öleceksin, toprağa karışacaksın, toprakta otlar bitecek, bir öküz gelip o otları yiyecek, sonra fışkısını yapacak, ben de gidip o fışkıya diyeceğim, ulan hiiiç değişmemişsin.”

Netice olarak her ne kadar değişmeyen tek şey değişimse de gene fazla umutlanmayalım.
Bazıları ne yaparsan yap hiiiiiç değişmiyor.

Hiç yorum yok: