İlk çocukluk yıllarımın en sevimli
çizgi roman dergisi Pulhan yayınlarından çıkan “Miki” dergisiydi. Pek çok karakterin
komik, meraklı maceralarını keyifle okur ve okuma alışkanlığımı da
geliştirirdim.
Derginin kapağının üstünde
koskoca “Walt Disney” logosu dururdu. Bir karikatürist olduğunu öğrendiğim
Disney’in dergideki tüm çizgileri yazıp çizdiğini zanneder ve müthiş bir
hayranlık duyardım. Bu kadar çok şeyin tek bir kişi tarafından yapılması
olağanüstü bir şeydi gerçekten.
Öldüğünü öğrendiğimde çok üzülmüş,
adeta yasa bürünmüştüm “Bir daha bunlar çizilemeyecek” diye.
Daha sonra Disney’in tüm
karakterlerinin yaratıcılarının başka kişiler olduğunu öğrendim, zaten benim
okuduğum seri de İtalyanların yaptığı “Topolino” dergisinden çevirilermiş.
O dergiler büyük bir ekip
tarafından hazırlanıyormuş; Walt Disney tüm karakterlerin teliflerini alıp
kendi logosu altında servis eden önemli bir kapitalistmiş.
Disney firması özellikle
çocuklara yönelik ürünleriyle küresel bir şirkettir.
Eğlence parkı Disneyland dünyanın
pek çok yerinde bulunmaktadır.
Disney yapımı filmler sinema
dünyasında önemli bir yerdedir.
Tabii ki gelişen teknolojiyle
Disney bir dijital platform da oluşturdu…
Özellikle pandemi döneminde bu
platform epey bir izleyici buldu.
Elindeki filmler dışında buraya
özel yeni içerikler de üretilmeye başlandı her ülkeye kendi içeriğini üretmesi
için olanak sağlandı.
Recep İvedik dahil birçok film
projesi hazırlardı; bunlar arasında bizim için en önemlisi “Atatürk” filmiydi. Daha
önce birkaç kez yapılmasına rağmen bunun daha önemli bir iş olduğu söyleniyordu,
beklentiler de epey yükselmişti doğal olarak. Görmediğim için nasıl olduğu
konusunda yorum yapamam. Belki de sıradan belki de kötü bir iş çıkacak veya
söylendiği gibi hakkını veren esaslı bir iş.
Bu arada
Hollywood’da bir senaristler grevi başlatıldı, oyuncular da buna destek verdi.
Birçok önemli filmin çekimi durma noktasına geldi. Greve gidenlerin istekleri
arasında dijital kanallarda gösterilen filmlerden alınacak telif ödemeleri de
vardı.
Bizde henüz
pratiğe geçilmese de başka ülkelerde çeşitli mecralarda gösterilen filmlerin
senaristi, yönetmeni, oyuncusu bir telif ödemesi alır. Bu o film için aldığı ücretin
dışında bir paradır ve yayıncı kuruluş tarafından ödenir. Bir kanal için de bu
hatırı sayılır bir yekûn tutar.
Disney bu
durumda ani bir karar alıp bu teliflerden yırtmak için tüm dünyadaki
platformların yerli içeriklerini kaldırdı; bu durumda Recep İvedik filmi de
Atatürk filmi de yayınlanmayacak. Elbette Disney’e göre Atatürk filmiyle Recep
İvedik arasında bir fark yok ikisi de ticari bir meta sadece. Atatürk’e bizim
gibi bakmasını beklemek de biraz safdillik olur.
Gelelim
Ermeni diasporasına… Atatürk ve Türkiye konusunda kronik bir karın ağrıları
olduğundan bu isimleri duydukları zaman hemen fırlıyorlar. Atatürk filmiyle
ilgili de aynı şeyi yapıp feryada başladılar. Disney gibi güçlü bir şirket para
söz konusu olduğunda değil diasporayı mezarından Walt Disney çıksa tanımaz;
eğer Atatürk filminin para getireceğine inansa onu mutlaka gösterirdi.
Ama tüm
platformlardaki filmlerle birlikte Atatürk filmi de kalkınca diaspora üzerine alındı
“Biz dedik de ondan kalktı” diye havalara girdiler.
Bizdeki
çevreler de bunun böyle olduğuna hemen inandılar ve Disney’e de diasporaya da
saydırdılar haklı olarak.
Diasporayı
ciddiye almaya pek gerek yok ama Disney’e tepkiler kesinlikle sürmelidir.
Öncelikle
tüketici hakları açısından ciddi bir suç vardır. Birçok kişi yerli içerikler ve
özellikle Atatürk filmi var diye üye oldu, bu bir taahhüttür ve yerine
getirilmemiştir yani dolandırılmıştır. Parasını peşin verip sipariş ettiğiniz
ürünün size ulaşmaması durumudur.
Çocukluk
dünyamda beni yanıltan Walt Disney gene yaptı yapacağını anlayacağınız. Ama bu
defa yemezler; üyelik iptalleriyle birlikte bu konuda davalar açılması ve
mahkeme kararıyla Atatürk filminin platforma konulması sağlanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder