Metin
Erksan’ı sonsuzluğa yolcu ettik, sinema tarihindeki yerini aldı…
Sıradışı
bir yönetmendi bu sıradışılık onun çoğu zaman işsiz kalmasına neden olmuştu,
özellikle yapımcılar için cazip bir yönetmen değildi; kılı kırk yaran sahneler
iş günlerini uzatırdı, sinemada her saniye para olduğu için yapımcılar “Aman
kalsın” derlerdi genelde…
“Sevmek
Zamanı” en özgün işlerinden biridir, buyurun o filmle ilgili anlattığı bir anekdot.
Filmin
final sahnesi; gölde bir kayık, kayıkta iki kişi, gelinlikli bir manken ve
filmin baş öğesi olan büyük çerçeveli fotoğraf; göle kayıktakilerin yansıması
vurmuş ve sağ taraftan bir ağaç dalı giriyor. Bu resmi bulabilmek için günlerce
mekân aramış. Özellikle sağ taraftan giren dal çok önemli onun için. Güneşin
batmak üzere olduğu saatlerde çekilmesi gerek yoksa istediği yansımayı
alamayacak… Provalar başlıyor ama çekime geçilemiyor bir türlü çünkü güneş
gidiyor hemen, 8-10 dakika içinde bitirmesi gerek. Metin Erksan gibi detaycı
biri için bu çok zor tabii; çekim ertesi gün aynı saate bırakılıyor, gene bir aksilik
çekim gene ertesi güne kalıyor. Bir hafta devam ediyor bu ertelemeler, sonunda
kıvama geliyor, aksayan bir şey yok, o gün çekecekler artık o planı…
Kameramanı
Fil Mengü’ye (Yeşilçam’ın unutulmaz
görüntü yönetmenlerinden Mengü Yeğin) komutunu veriyor.
“Motor…”
“Bi
dakka abi” diyor kameraman…
Gidiyor,
herkesin şaşkın bakışı altında sağ taraftan giren dalı çekip alıyor ve dizinde
kırıyor, sonra şoke olmuş Metin Erksan’a dönüp,
“Abi
çerçeveye girip görüntüyü bozuyordu…” diyor.
Çekim
ertesi güne kalıyor tabii, o dal parçası yerine bağlanıyor; Metin Hoca da aynı zamanda yeğeni olan Mengü Yeğin’e “Fil”
lakabını takıyor…
1 yorum:
Harika bir anekdot. Bu güzel insanlar böyle yönleriyle "güzel insanlardır".
Paylaşım için çok teşekkürler Sayın Atay SÖZER.
Yorum Gönder