Diyojen’in elinde feneri “İnsan
arıyorum” diye dolaştığı kadar var.
En öncelikli sorunumuzun “nitelikli
insan” olduğu artık iyice netleşmiştir.
Kifayetsizler, muhterisler ve
daha da katmerlisi olarak kifayetsiz muhterisler dört bir yandalar…
Sağda, solda, ortada, yukarıda,
aşağıda her yandalar.
Yıllar boyu cilalanmış,
şişirilmiş, kanaat önderi duayen kılığına sokulmuş tiplerin aslında birer boş
teneke olduğu gerçeğinle karşılaştığında; bunca yıldır enayi yerine konduğuna
mı yoksa haybeye geçen zamana mı yanarsın?
İlgililer bilgisiz, bilgililer de
artık umutlarını kestiklerinden dolayı ilgisiz durumdalar.
Son kalan birkaç güzel insan da
güzel atlarına binip teker teker gidiyorlar.
“Demirin tuncuna, insanın piçine
kaldık.” (Yaşar Kemal pek yaşa)
Hepsi her konuda bilgisiz fikir
sahibi, hepsi birer herhaltogolog…
“Şöyle yap, böyle yap, bu yoldan
git” diye kafanı karıştırıp ayağını tökezletirler.
Ayağın bir kez tökezlemeye görsün
hadlerini aşıp ayar vermeye kalkar bu ayarsızlar.
“Ben demiştim, bak haklı çıktım”
derken büyük bir haz duyarlar.
Her meslek grubundan var
bunlardan.
Ama en görünür gruptan olduğu
için politikacılar, basın erbabı ve televizyon gülleri ön planda.
Aslında bütün renkler aynı
derecede kirleniyor ama birincilik beyazda (Özdemir Asaf hep yaşa).
Bari benden bir iki adım önde ol
yahu, önde ol da biraz olsun önümdeki çukuru göreyim en azından.
Düşünün halimizi ben bile en
azından üç adım öndeyim ondan hem çukurları kolluyorum hem de bu kifayetsizleri
uyarıyorum, “Dur ulan dur düşeceğiz şimdi” diye.
Bir de Brueghel’in “Körlerin
yürüyüşü” tablosundaki gibi ardıma geçmişler, elleri sırtımda benim de dengemi
bozup düşürecekler sonunda.
Yolun sol şeridi tamamen boşaldı
insana hasret sol şerit.
Orta şerit bile giderek azalıyor,
ona bile razı olur hale geldik.
Sağ tarafta inanılmaz bir
yığılma, inanılmaz bir tıkanma var.
Gitmiyor bir türlü gidemiyor,
kilit oldu kaldı trafik.
Herkes biliyor artık şoförün ehliyeti
olmadığını.
Herkes biliyor artık otobüsün
freninin tutmadığını.
Herkes biliyor artık bu yolun
çıkmaz olduğunu (Leonard Cohen sen de hep yaşa).
Bunların ortak özelliği her şeyi
bildiklerini zannedip aslında hiçbir şey bilmemeleridir.
Daha da kötüsü her şeyi yanlış
bilmeleridir.
Tek becerileri durmuş saatinin günde
iki kez doğruyu göstermesini bile becerememeleridir.
Sanıyorum bu durum bulaşıcı,
ciddi bir salgın halinde yayılıyor, herkes birer gergedana evriliyor (Ionesco
da hep yaşasın).
İnce zevkler kalınlaşıyor
giderek.
Romantizm pornoya dönüşüyor.
Normal olmak anormal sanılıyor.
Ekonomi, terör, irtica falan
değil; öncelikli sıkıntı insan sıkıntısı.
Henüz hepimiz bozulmadan feneri
alıp dolaşarak haykırmak gerek:
“İnsan arıyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder