Otobüse
binerken nelere dikkat edersiniz?
Önceliğiniz
nedir?
Otobüsün firması önemlidir
elbette, güvenilir, bildik bir firma olması tercih nedenidir.
Sonra otobüsün bakımının yapılmış
olması, frenlerinin sağlam olması önemlidir.
Otobüsün konforu da es
geçilmemelidir, koltuklar rahat olmalı, ayak mesafesi geniş olmalı, uzun
boylular bile ayaklarını rahatlıkta uzatabilmeli.
Havalandırma sistemi sorunsuz
çalışmalı.
İkramlar bol olmalı.
Şoför de önemlidir, bir kere
ehliyeti olmalı mutlaka, deneyimi olmalı.
Ama hepsinden önce otobüsün
bileti önceliklidir yani nereye gideceğiniz, öncelikli olmalıdır.
İzmir’e gitmek isteyip de Adana
otobüsüne binerseniz, bunların hiç önemi yoktur.
“Adana’ya gidiyor ama şoför çok
kafa dengi abi” demenin bir anlamı yoktur.
Ama bunlardan da önemli şeyler
varmış meğer, ben hesap etmemişim.
Bu işler artık başka türlü
işliyormuş meğer.
***
Uzun yol için bilet alıp otobüse
bindim, baktım benim yerimde başkası oturmakta.
“Arkadaş
burası benim yerim.” dedim.
Mahcup
olmuştu gülümsedi:
“Biliyorum,
ama benim yerimde de başkası oturuyormuş; muavin, sen de başka yere otur dedi.
Ben de buraya oturdum.”
Muavin
geldi: “Bilader yeni usul böyle artık, iki saat yer arama derdi yok, geç kafana
göre takıl, boş bulduğun yer çök.”
“Olur mu
öyle şey yahu? Her şeyin bir kuralı var.”
“Senin o
dediğin eski otobüs sistemindeydi, şimdi yeni otobüs sistemi var; maksat
vatandaşa kolaylık ister cam kenarı ister koridor, istediğin yere çök.”
Gerçekten
de insanlar, istedikleri yere çöküyorlardı.
“Ama olmaz
ki o zaman ne diye bilet satarken numara veriyorsunuz?”
“Yahu bak
bu kadar insan biniyor bir tek sen şikâyet ediyorsun, bir şeyi de beğenin yahu,
nankörlük etmeyin hem biraz çabuk ol, böyle sallanırsan iyi yerler kapılacak
haberin olsun.”
Çaresiz,
şoför mahallinin arkasındaki koltuğa oturdum.
Otobüs kısa
sürede dolmuştu, yanıma oturan vatandaş gülümsedi.
“Bu otobüs
firması çok iyi, kafana göre takılıyorsun.”
“Siz memnun
musunuz?”
“Çok
memnunum, diğer otobüs firmaları fena halde kıskanıyorlarmış bu durumu.”
“Sahi mi?”
“Tabii hele
hele burada bir öyle bir şoför varmış ki, aman aman!”
“Nasılmış?”
“Bilmiyorum,
kelimelerle anlatılmayacak biriymiş, dünya böyle bir şoför görmemiş.”
Bu arada
şoför geldi; lanet suratlı bir herifti önce ayakta durup yolculara şöyle bir
baktı.
“Herkes
tamam mı?”
Muavin,
“Tamam kaptan, aynen devam.”
Kaptan koltuğuna
oturdu, kontağı açarken bana döndü:
“Bilader
fren hangisi oluyordu?”
“Pardon
anlamadım.”
“Fren
diyorum, bunlardan biri fren, biri debriyaj, biri gaz; her seferinde
karıştırıyorum hangisi hangisi, diye; bu yüzden binmeden önce soruyorum,
garanti olsun diye; neticede can taşıyoruz.”
Hangisinin
hangisi olduğunu söyledim; kontağı açtı kalkarken çok fena sallandık.
Yanımdaki
arkadaşa “Böyle kalkışın pek normal olmadığını söyledim.”
Ama benim
dediğim eski otobüs sistemini için geçerliymiş yeni sistemde böyleymiş,
sarsılarak kalkılmalıymış ki insanlar uyanasınmış.
Kaptan, gazı
sonuna kadar köklüyor 200Km’yi geçiyoruz.
“Kaptan
biraz hızlı gitmiyor muyuz?”
“Az bile
gidiyoruz, otobüsü şahlandırmak için daha da hızlı gitmem gerek.”
“Yahu
burada hız sınırı 50km.”
“O eski
sistemde öyle, şimdi yeni sistem böyle, kafana göre takıl istediğin kadar
bastır, kim tutar beni yahuuu.”
“İyi de
şimdi de ters yöne girdin, karşıdan araçlar geliyor bak.”
“Edepsizlik
yapma ben ters yöne girmem, asıl onların hepsi ters yönde, hepsi benim
şoförlüğümü kıskanıyor zaten.”
“Sen şoför
olduğuna emin misin?”
Bunu der
demez direksiyonu bıraktı bana döndü:
“Haddini
bil hadsiz, şerefsiz cibilliyetsiz, haysiyetsiz, geri zekalı, haysiyet
fukarası, sefil, zavallı, gafil, eşkıya, çürük, sürtük.”
Bu arada
otobüs kendi kendine gidiyor, bu yakama yapıştı.
“Ben
cennetmekan Abdülhamit Han hazretlerinin şoförlüğünü yapmış adamım.”
“Ne?”
“Zaten
Kanuni’yle de bacanak oluruz; yakında dört şeritli yoldan aya gideceğiz.”
“Aaaa bu
şoför deliiiiiii!”
Muavin
yanıma geldi: “Sen şoför efendimize nasıl deli dersin, dilini koparırız
alimallah.”
Muavinin de
şoförden farkı yoktu, yolculara döndüm.
“Yahu
direksiyonu bıraktı kendi kendine gidiyor, ne olacağımız belli değil, bir şey
yapın da durduralım şu otobüsü.”
Ama kimse
işin ciddiyetinin farkında değildi, beni derdest edip bagaja kapattılar; sesimi
duyan birilerine haber versin karayolunda son hızla nereye gittiği bir otobüs
görürseniz durduramasanız bile önünden çekilip canınızı kurtarın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder