“Çevreye duyarlı” diye başlayınca sanıyorsunuz ki yeşili
seven, doğayı koruyan, Akbelen’e, Kazdağı’na sahip çıkan, zehir saçan, siyanür
yayan sanayiye karşı bir gençlik yetiştirmeyi hedefleyen bir proje.
Burada “çevre” ifadesi bizim sazan gibi her söze inanan,
kendini seküler olarak tanımlayan vatandaşımı kandırmak için uzatılan bir
“havuç” aslında.
Daha önce de aynı sazanlığı göstererek ve “Yetmez ama evet”
diyerek bugünlere gelmemizi sağlayan yol taşlarının döşenmesini
alkışlamışlardı.
ÇEDES projesinin açılımı: “Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip
çıkıyorum.”
Milli Eğitimin sinsi bir şekilde karanlığa boğulma sürecinde
önemi bir adım.
Burada sahip çıkılan değerlerin hangi zihniyetin değerleri
olduğu belli tabii ki.
Okullarda bugüne kadar öğretmenlik sertifikası olmayanlar ders
veremiyorlardı.
Elbette bakanlık istediğine sertifika verebiliyordu; ama
yeni sisteme göre artık bu zahmete katlanmaya gerek kalmıyor.
Artık istenen kişi rahatlıkla okullara girebiliyor…
İmamlar, vaizler, birtakım abiler, ablalar okullarda.
Evrim konusu zaten çoktan çıkmıştı müfredattan.
Onun yerine “yaradılış” bilimsel bir biçimde duhul oldu.
Çamurdan Âdem ile kaburga kemiği bu negatifliğin pozitif
unsuru.
Sertifikasız öğretmenler çoğunluğu sağlayınca sertifikalılar
dış kapının mandalı.
Yeşili sev evladım, her yeri yeşile boya, cüppe yeşil, takke
yeşil, bayrak yeşil.
Değerlerine sahip çık…
Tarikat şeyhin her şeyin en doğrusunu bilir evladım ona
itaat et, sözünden zinhar çıkma.
Onun sözleri dünyamız gibi dümdüzdür, dosdoğrudur.
Sakın ola “Ama niye öyle oluyor, bu çok saçma” türünden
sorular sorup da hoca efendilerin zor duruma sokma.
Öyle gereksiz bilgilerle o güzel dimağını meşgul etme,
şeyhin senin yerine düşünür, sen düşünürsen kafana zararlı fikirler üşüşür.
Senin işine yarayacak şeyleri öğren yeter…
Anan baban öldüğünde cenazesinde “Ne yapacağım?” diye
düşünme, gel sana tatbiki olarak öğretelim.
Berkecan çocuğum sen gel buraya mevta gibi uzan, çocuklar
siz de burada saf tutun…
Haydiii “Er kişiiii niyetineeee…”
Pelinsu ağlama yahu, anan baban gerçekten ölmedi daha bu
provası, ama neticede kazık kakacak halleri yok bir gün gelecek nalları
dikecekler işte biz o güne hazırlık yapıyoruz.
Kurban nasıl kesilir öğrenmeniz gerek, bak burada kurbanlık
maketi var; Özgür evladım gel de kardeşlerine göster bakalım bir hayvan nasıl
boğazlanır?
Önce ne yapıyorduk?
Önce hayvanın gözünü bir bezle bağlıyorduk, sonra ayaklarını
sıkıca bağlıyoruz ki kaçmasın.
Kaçarsa maazallah işin yoksa düş beşine kovala.
Hele bir de büyükbaşsa hafazanallah!
Bütün emniyet birimleri, zabıta, itfaiye seferber olur tut
tutabilirsen.
Sonra elinle hafif hafif boğazını okşuyorsun, bunu yaparken
de tekbir getiriyorsun; sonra bıçağı aniden harst diye çekiyorsun, kanları
fıııış diye fışkırıyor, hayvan da böğürmeye başlıyor.
Aaa Alper ne oldu yavrum niye bayıldın, aaa Begüm de
bayılmış?
Emre niye kustun ulan Hidayet ağabeyinin üzerine?
Aaa Ayça da halıya çıkartmış, kızım kim temizleyecek şimdi
orayı?
Çocuklar nedir bu haliniz, hiç mi “Testere” filmi
izlemediniz yahu?
Şimdi bu kadarcık şeyden tırsarsanız yarın şeriat düzenine
geçtiğimizde dindar ve kindar bir nesil olarak kafirleri nasıl keseceksiniz?
Neticede Çedes çok önemli bir projedir.
“Çeneni kapa, dizini kır otur, imama uy…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder